Biraz wikipedia bilgisi ile başlayabiliriz kanımca. Göcek, Muğla'ya bağlı Fethiye ilçesinin bir mahallesi. Küçük şirin bir yer. Adını yöre halkının göç zamanını hadi göçek şeklinde haberleşmesi sonucu zamanla alındığı rivayet ediliyor.
Fethiye benim yıllardır görmek istediğim gidilecek yerler listesinde olan bir yerdi. Fakat gidenler genellikle iyi bir şekilde tavsiye de bulunmaz ve göründüğü kadar güzel değil derlerdi.
Öncelikle tatil planımı otelleri araştırarak yaptım. Booking.com bu iş için biçilmiş kaftan. Öyle böyle gezerken Göcek' e rastladım ve çok beğendim. Öncelikle söylemeliyim ki Fethiye ve çevresinde sebebini anlamadığım üzere herşey dahil sistemi pek fazla yok. Oteller genellikle kahvaltı seçeneği sunuyor.
Göcek Çarşısı
Benim tercihim Hotel Forest Gate oldu. Otelin sunduğu seçenekleri ve özelliklerini internetten aratarak bulabilirsiniz fakat ben kendi düşüncelerimi yazacağım.
Ramazan ayında gittiğimiz için otel bomboştu. Bu benim için ayrı bir şans ve göz kırpma oldu :)
Otelin sahibi çok cici bir insan ailesiyle birlikte orada odalardan birinde kalıyor. Otel çalışanlarından çok memnun kaldık. Siz birşeyi düşünmeden ve istemeden sizden önce düşünüyorlar. Otel içerisindeyken asla izlenildiğinizi düşünmüyorsunuz rahatsız olmuyorsunuz ama ne zaman ihtiyacınız olsa orada bitiveriyorlar :)
Otel adından da anlaşılacağı üzere ormanın içinde fakat yürüme mesafesinde Göcek Çarşısına ulaşabiliyorsunuz. Otelde tek duyabileceğiniz kuş sesleri ve sessizlik. Ben genellikle denize sıfır otelleri tercih ederim ve ilk defa huysuzluk yapmak yerine memnun kaldım. :)
Otelden bir sabah keyfi
Göcek' de 6 adet yat limanı bulunuyor. Burası eskiden sadece teknelerin bakım ve ihtiyaçlarını gidermek için durdukları bir yermiş. Yani sahili yok! Kısaca Göcek'de plaj çantanızı alıp denize gidebileceğiniz bi yer yok. O zaman nedir Göcek'i bu kadar tercih edilebilir yapan? Kullanılabilir bir kaç seçeneğiniz var.
- Tekne turları. En az bir kere denemeniz gereken harika bir deneyim. Koylar ve denizin suyu, rengi, temizliği müthiş. Hele bir de her yanaşılan koyu tek tek anlatan bir kaptan bulursanız süper. Yada gitmeden siz araştırabilir, bilgi edine bilirsiniz. Böylece daha anlamlı ve özel oluyor. Mesela Kleopatra Hamamı (Koyu), Kleopatra'nın güzelleşmek için yaptırdığı bir yer olduğu söyleniyor. Rivayete göre orada bir kez yüzen biri güzelleşirmiş :) Biz bir fark göremedik ama olsun. Belki bu güzelleşme manevi bir güzelleşmedir. Bir diğer aklımda kalan koy Bedri Rahmi koyu, oranın da sıradışı bir öyküsü var. Bedri Rahmi ölmeden önce oralarda çok az bulunan bir balık türünü tatmak istemiş, bütün balıkçılara haber salmış fakat sanırım bu gayesine ulaşamamış. Daha önceleri Taşyaka Koyu olarak bilinen bu yere gelmiş ve bir balık resmi çizmiş. Balık resminin içinde çeşitli gizli kısımlarda bulunuyor. Benim şuan görebildiğim ve hatırladığım göz kısmının bir yelkenli şeklinde olduğu. Tekne turlarının ücreti 50 TL. Tüm gününüzün orada geçeceği ve öğle yemeği de dahil olduğu düşünülürse oldukça uygun.
- Göcek konumu itibariyle bir çok güzel sahile yakın. Servis yada özel arabanız ile bir kaçına gidebilirsiniz. Bunlardan bazıları Fethiye, Marmaris, Ölüdeniz, Dalyan. Dalyanı özellikle çok övdüler ama ne yazıkki biz gitme fırsatı bulamadık. Benim asıl hayalim Fethiye Ölüdeniz'den tekne ile gidilebilen Kelebekeler Vadisi. Kelebekler Vadisine giden tekne ücreti ise 20 TL. Ölüdeniz Sahili yine ayrı bir güzel. Suyun rengi insanı çok şaşırtıyor. Lacivert ile turkuaz arası bir renk, büyüleniyorsunuz. Fakat ne yazıkki sahil sahil kum değil taşlardan oluşuyor ve denize gidene kadar ya da suyun içinde yüzene kadar baya acı çrkebiliyorsunuz :) Bu sebeple burada bir çok kişinin ayağında deniz ayakkabıları vardı.
Bu bungalow evler çok hoşuma gitti. Adeta gel ve misafirim ol demiyor mu?
Uyanmak ve çapaklı gözlerle buraya bakmak çok hoş olurdu.
Farkettim ki bu blogu yazarken bilgi ve tavsiye aktardığım kadar, öğreniyorum da. Mesela Ölüdeniz kumsalı yüzde seksen iki oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçildiğini bilmiyordum.
Son olarak Fethiye de yapılması gereken en önemli şeyi atlamak olmaz: Yamaç Paraşütü. Bu tarz şeylerden hoşlanır mısınız, cesaret edebilir misiniz bilmiyorum ama bana kalırsa nereye gidiyorsanız gidin oranın hakkını vermek gerektiği, orayı olduğu gibi yaşamak gerektiği. Yamaç Paraşütü ve Kelebekeler Vadisinde kamp yapmak benim için bir sonraki sefere kaldı. Ama Yamaç Paraşütü yapıp da karaya ayak basan insanların yüzlerinden nasıl bir deneyim olduğunu anlamak zor değil. Benim okuyabildiğim; teslimiyet, keyif, bilinmezliklerde uçma ve en sonunda eşsiz bir rahatlama ve 'iyi ki'.
Deniz paraşütü fiyatı ise 200 TL.
Çok güzel :)
YanıtlaSilBende o taraflardaydım bu yaz..
Çok güzel olmuş yazın.
Sevgiler..
Çok çok teşekkür ederim Yasemin, o tarafları görmüş biri olarak beğenmene sevindim :)
Silgezi yazılarını ayrı seviyorum, özellikle gidip görmediğim yerler olduğu zaman bir başka merakla okuyorum yazılanları.. Bu da onlardan biri oldu :) bu arada fotoğrafların çekim kalitesine bayıldım zaten manzaralar ayrı bir güzel ama bize de yansıması müthiş :) gittiğiniz otelde çekilen kareye hayran kaldım keşke şu an orada olabilseydim :)
YanıtlaSilOtelde çekilen kare zaten fenomen oldu diğer sosyal medya hesaplarımda da :) buyüzden biraz utanarak koymuştum ama o keyfi başka türlü anlatamazdım.
SilResim çekmeyi çok severim ama benim prof mak yok, buyüzden blog için nasıl olur diye üzülüyordum ama beni bir kez daha rahatlattın Hazel :) tekrar çok çok teşekkür ederim.
bence hepsi çok güzel !! Ben prf. makinayla çektim sandım :)
SilFotoğraflarda kullanılan efektler, insanda orada olma etkisi uyandırıyor. Seneler evvel gitmiştim, sakin bir zamana denk gelip kafa dinlemiştim, görülmeye değer.
YanıtlaSilAynen katılıyorum ☺️
Sil