23 Eylül 2014 Salı

Sadık ve Safdil - Voltaire / Fransız Yazar

Ben ne yaptım, ne yaptım? Hazır kendisine yabancı olduğum Voltaire okumaya başlamışken, evde bulduğum Cumhuriyet Yayınları'ndan olan bu kitabı da peşi sıra okuyup biraz içli dışlı olmak istedim. Artık genel yargılara varabilirim sanırım. 

Kitapta 2 adet öykü bulunmaktadır. Sadık ve Safdil. Bu iki isimde karakterlerin isimleri. İkisi de erkek. İkisi bir yerlere savruluyor, hayatı sorguluyor. Sistemi, düzeni eleştiriyor. Aynı Candide'de olduğu gibi. Candide ile arasında çok benzerlikler buldum. Fakat en ünlü kitabı Candide olmasına rağmen ben bu kitabı daha çok sevdim. Sadece Cumhuriyet Yayınların dan çıkması üzücü aslında. 

                                           Anneanne evinde okunan kitap bir başkadır. 

Sadık; zengin, genç, akıllı, mütevazı, alçak gönüllü ve mutluluğun peşinden koşan bir delikanlımız. Sadık kitapta geçen iki öyküden biri olmasına karşın bu bölümler ve ele alınan konularda bir kaç sayfalık olmak üzere ayrılmış. Her bir bölümde başka bir şeyi ve akıl olayını sorguluyoruz. Beraber. Bu bölümler acı sonlarla bitiyor ve diğer bölümde başka bir yöntem deneniyor mutluluğu yakalamak için. İlk bir kaç bölümünde Sadık gönlünü kaptırdığı bayanları sınava tabii tutuyor, yeniliyor ya da sınanıyor. Başka bir bölümün de fazla bilgili olmanın tehlikesinden yakınıyor ve her gördüğünü söylememesi gerektiğine karar veriyor. Bir başka bölümde kıskanç bir adamın onunla uğraşmasıyla mücadele ediyor. Bazı bölümlerde gelenek ve göreneklerin, inançların nasıl devletten devlete göre değiştiğini, nasılda herkesin kendininkinin en iyi olduğunu düşündüğünü savunduğunu ve bunların bir saçmalık olduğunu gösteriyor. Gibi gibi.. Ama kesinlikle bazı şeyleri sorgulamak, bakış açısı kazanmak açısından güzel bir kitaptı. 

Safdil de ise Sadık da olduğu kadar genel şeylere yayılınmamıştı. Safdil'in aşkı, başına gelenler, hayatımızda mantık süzgecinden geçirmeden yaptığımız ve yapılması gereken şeyler olarak adlandırılan konular vardı daha çok. Ve değişik bir şey öğrendim Fransa her ne kadar aydın bir ülke olsa da fikir özgürlüğü pek olmayan bir ülkeymiş, tıpkı bizim Osmanlı gibi. Hala öyle mi bilmiyorum ama kesinlikle bazı izler taşıyor olabilir. Bizde de olduğu gibi. 
Safdil bölümü biraz fazla dokunaklı bitiyor. Fransa da söylediği bir kaç söz yüzünden yargılanmadan hapse atılan, neden atıldığını bile bilmeyen Safdili kurtarmak için sevgilisi 'önemli kişilerle' birlikte olmak ve onu kurtarmak zorunda bırakılınıyor. Hapisten nasıl çıkarıldığını bilmediği sadece sevgilisinin önemli kişilere yazdığı mektup un etkili olduğunu düşünen Safdil sevgilisiyle kavuşuyor. Fakat sevgilisi iyi bir amaç için de olsa yaptığı bu ihaneti kaldıramıyor ve henüz yeni bir araya gelmişken üzüntüden ölüyor. 

Yine beraber ele alacağım ama Sadık, Safdil ve Candide de her zaman aranılan, peşinden koşulan bir şeyler var şehir şehir, ülke ülke. Her zaman en az bir tane büyük aşk var, karşılıklı olan fakat hep çok yakınlaşılsa da kavuşulamayan. Her zaman dünya küçük, savrulup gidilen karakterler dünyanın öbür ucunda birbirine rastlıyor. Her zaman dünyanın en mutsuz ve bahtsız kişinin kendisi olduğunu düşünen insanlar var. 
Voltaire bu basit öykülerde çaktırmadan hayatı mı çizmiş?

3 yorum :

  1. Ne güzel kokusu vardır o kitabın şimdi. Saman kağıt mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır malesef bu sefer ki değildi, ne demek istediğini anladım.Bu kitapların çoğu o güzel kokan, ince, çevirince haşır haşır sesler çıkartan sayfalardan oluşuyor. Bende onları daha çok seviyorum ama bu öyle değildi.

      Sil
  2. Yorumunuz çok hoş fakat kitap okuyan bir kimsenin basit yazım hataları yapması güzel değil. "malesef" "maalesef" ve -ki yazımını "seferki" olmalıydı. İyi günler dostlar..

    YanıtlaSil